-
1 huzur
huzur [-uːr] Ruhe f; Gelassenheit f; Bequemlichkeit f; HIST (persönliche) Anwesenheit; HIST Audienz f (beim Sultan);huzur hakkı Anwesenheitsvergütung f;huzur içinde bequem liegen usw;-e huzur vermek jemanden beruhigen; in Ruhe lassen;-i huzuruna çağırmak jemanden zu sich (D) rufen, zu sich (D) beordern;-in huzuruna çıkmak vor jemanden (hin)treten;huzurunu kaçırmak jemandem die Ruhe rauben, jemanden stören;huzurunuzda in Ihrer Gegenwart -
2 huzur
huzur s1) Ruhe f\huzur içinde ölmek getrost sterbenbirine \huzur vermek jdn beruhigenbirinin \huzurunu kaçırmak jdm die Ruhe rauben, jdn beunruhigen\huzurla in aller Ruhe, ruhigiç \huzuru die innere Ruhenoter \huzurunda in Gegenwart eines Notars3) (ön)herkesin \huzurunda vor allen Leuten -
3 huzur
1) поко́й, споко́йствие; душе́вное равнове́сие / споко́йствиеhuzurunu bozmak / kaçırmak — лиша́ть поко́я / споко́йствия
huzura kavuşmak — обрести́ поко́й
huzur vermek — а) успоко́ить; б) оста́вить в поко́е
2) [ли́чное] прису́тствиеhuzurunuzda — в ва́шем прису́тствии
herkesin huzurunda — пе́ред все́ми
3) высок. аудие́нцияhuzuruna almak — дать аудие́нцию кому, приня́ть кого
huzuruna çağırmak — позва́ть к себе́, пригласи́ть к свое́й осо́бе
huzur[un]a çıkmak — а) получи́ть аудие́нцию; б) предста́ть пе́ред высокопоста́вленным лицо́м
-
4 huzur
1. peace of mind, freedom from anxiety. 2. tranquillity, peace, freedom from disturbance or turmoil. 3. presence (of an exalted personage): Sultanın huzuruna çıktık. We came before the sultan. Huzura kabul olunmadı. He was not admitted to see him/her. 4. presence, attendance. -unda in the presence of. - dersi religious discourse held in the sultan´s presence during Ramazan. - hakkı money paid for attending a meeting. -unu kaçırmak /ın/ to make (someone) uneasy, take away (someone´s) peace of mind, disquiet. - ve asayiş peace and security. - vermek /a/ to put (someone) in a tranquil frame of mind, make (someone) feel at peace with the world, give (someone) peace. - vermemek /a/ not to give (someone) any peace, to bother. -
5 âbâd
arapça آباد ebedler. bayındır, mamûr. âbâd etmek/eylemek 1.mamûr etmek. 2.zenginleştirmek. 3.huzur vermek. âbâd olmak 1.mamûrlaşmak. 2.zenginleşmek. 3.huzura kavuşmak. -
6 Ruhe
Ruhe ['ru:ə] fdie \Ruhe vor dem Sturm fırtınadan önce(ki) sessizlik2) ( Schweigen) susma;\Ruhe bitte! lütfen susun!3) ( Entspannung) dinlenme; (Bett\Ruhe) istirahat;sich zur \Ruhe setzen ( geh) emekliye ayrılmak;angenehme \Ruhe! iyi uykular!, Allah rahatlık versin!;sich zur \Ruhe begeben yatmaya gitmek;sich zur \Ruhe setzen emekliye ayrımak;jdn zur letzten \Ruhe betten ( geh) birini toprağa vermek4) (innere \Ruhe) huzur;jdn nicht zur \Ruhe kommen lassen ( fam) birini rahat bırakmamak, birine rahat vermemek;keine \Ruhe finden ( fam) rahat yüzü görmemek;keine \Ruhe geben ( fam) rahat vermemek;lass mich in \Ruhe! ( fam) beni rahat bırak!;in aller \Ruhe sakin sakin, rahat rahat, huzurla;sich durch nichts aus der \Ruhe bringen lassen hiç rahatını bozmamak;\Ruhe bewahren rahatını bozmamak;immer mit der \Ruhe! sakin ol(un) !;er hat die \Ruhe weg! ( fam) ne kadar rahat adam! -
7 rest
artik, kalan; ötekiler, digerleri, kalanlar; dinlenme; erinç, huzur, rahat, sükun; uyku; islemezlik, hareketsizlik, durma; dayanak, mesnet, destek; es, durak; dinlenmek; dinlendirmek; dayamak, yaslamak; durup dinlenmek, durmak, ara vermek, soluk almak; da
См. также в других словарях:
huzur vermek — gönül rahatlığı, dirlik vermek, dinlendirmek Bu müzik bana huzur verdi … Çağatay Osmanlı Sözlük
huzur — is., Ar. ḥużūr 1) Dirlik, baş dinçliği, gönül rahatlığı, rahatlık, erinç Bu komşular mahallenin huzurunu kaçırdı. 2) Ön, yan, kat, makam, yamaç Başkanın huzuruna çıkmak. 3) esk. Bir yerde bulunma Bu sorunun konuşulması için sizin huzurunuz… … Çağatay Osmanlı Sözlük
âbâd etmek/eylemek — 1. mamûr etmek. 2. zenginleştirmek. 3. huzur vermek … Osmanli Türkçesİ sözlüğü
hak — 1. is., kki, esk., Ar. ḥakk 1) Maden, ağaç, taş üzerine elle yazı veya şekil oyma Mühür hakki. 2) Kâğıttaki yazıyı kazıma Resmî kâğıtlarda hak ve silinti yasaktır. Birleşik Sözler hakketmek 2. is., kkı, Ar. ḥaḳḳ 1) Adalet Haktan ayrılmamalı. 2)… … Çağatay Osmanlı Sözlük
keyif — is., yfi, Ar. keyf 1) Vücut esenliği, sağlık Keyfiniz nasıl? 2) Canlılık, tasasızlık, iç rahatlığı Bu keyif ne kadar sürerdi? Tahminime göre beş on dakikadan fazla sürmezdi. Y. K. Karaosmanoğlu 3) Rahat, huzur, afiyet 4) İstek, heves, zevk Ağır… … Çağatay Osmanlı Sözlük
can sıkmak — 1) bıkkınlık vermek 2) huzur bozmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜCEMME — (Mecemme) Huzur ve rahat vermek … Yeni Lügat Türkçe Sözlük